Boşanma nedenleri medeni kanun içerisinde tek tek sayılmış ve Yargıtay tarafından verilen bazı kararlarla detaylı bir şekilde geliştirilmiştir. Her ne kadar boşanma davalarıyla çok sık karşılaşılsa da medeni kanunumuz evlilik birliğinin devamını sağlamak ve aile birliğini korumak amacıyla bir takım boşanma nedenleri öngörmüştür. Bu boşanma sebepleri, genel ve özel boşanma nedenleri olmak üzere ikiye ayrılmaktır. Ayrıca genel ve özel boşanma sebeplerini Yargıtay kararları ışığında dikkatle değerlendirilmelidir.
Kanundaki boşanma nedenlerinin gerçekleştiği ispatlanmadan hakim evliliğe son veremeyeceği gibi evliliğin sona ermesine bağlı olan diğer hukuki süreçler de hakim boşanmaya karar verene kadar askıda kalacaktır. Bu anlamda kanunda gösterilen boşanma nedenleri maddeler halinde ayrı ayrı incelenerek sizlere faydalı bir makale sunmayı amaçlıyoruz.
https://youtu.be/v7nFngMQodM
Özel Boşanma Nedenleri
1. Zina (Aldatma)
Boşanma nedenlerinin başında gelen zina ispatlanması zor hatta çoğu zaman şüpheyle sınırla kalan bir boşanma nedenidir. Boşanma nedenleri aldatma temelinde tezahür ettiği vakit bunun ispatı oldukça zordur. Ancak Yargıtay zina kavramını sadece cinsel birliktelik olarak yorumlamamakta sadakat yükümlülüğüne aykırı olan aşırı yakınlaşmaları da zina kavramı içerisinde değerlendirmektedir. Belirtmek isteriz ki Yargıtay’ın zina olgusuna karşı böyle bir tavır takınması ispatındaki güçlük ve diğer boşanma sebeplerinin uygulamadaki talepleri karşılamamasından kaynaklanmaktadır.
Unutmamalıdır ki eşi tarafından aldatıldığını düşünen bir bireyin evliliğini devam ettirmesi son derece güçtür. Bu anlamda eşin telefonuna gelen herhangi bir mesaj yahut ele geçirilmiş bir otel kaydı, tanık anlatımları, birlikte gezme ve el ele tutuşma zina olgusunu destekleyen argümanlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak buradaki ince nokta davada sunulacak delillerin hukuki niteliğidir. Yani bir delil eğer hukuka aykırı olarak ele geçirilmişse bu durumda yüzde yüz haklılığınızı ispatlasa da o delili kesinlikle lehinize kullanamayacaksınız ve boşanma nedenleri arasında gösteremeyeceksiniz. Bu durum ceza mahkemesi tarzında işleyen aile mahkemelerinde önemli bir tartışma konusu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sebeple bir avukattan yardım alınması şarttır.
Konuya ilişkin ikinci önemli mevzu ise zina sebebine dayalı olarak açılacak boşanma davalarının 6 (altı) aylık süreye tabi olmasıdır. Bu süre hak düşürücüdür. Yani 6 (altı) ay içinde dava açılmadığı takdirde eşin diğer eşi affettiği sonucu kanun tarafından sonuca bağlanmıştır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli nokta kanunun “affetme” olarak adlandırdığı hak düşürücü davranışlardır. Kısacası siz 6 (altı) aylık süre içinde eşinizi affettiğiniz takdirde dava hakkınızı kaybedecek ve bir daha boşanma nedeni aldatma olarak gösterilemeyecektir.
Burada affetme olgusu Yargıtay tarafından çeşitli yorumlara bağlanmıştır. Örneğin zina (boşanma nedeni aldatma) olayından sonra eşle aynı evde yaşamaya devam etmek, eşle akşam yemeğine çıkmak, tatile gitmek bunlara verilebilecek örneklerden birkaçıdır. Son olarak belirtmek isteriz ki zina olayına bağlı olarak dava açma süresi geriye dönük olarak 5 (beş) yıldır. Kısacası bir zina olayını gerçekleşmesinden itibaren 5 (beş) yıl içinde öğrendiğiniz takdirde boşanma sebebiyle yani aldatma dava açabilirsiniz.
2. Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış
Boşanma nedenleri arasında düzenlenen önemli sebeplerden biri olan bu husus medeni kanun tarafından genel olarak tarif edilmiştir. Kanun maddesinde yer alan ifadede “hayata KAST” tanımına yer verilmiştir. Hayata kast ile anlatılmak istenen eşin diğer eşi öldürme teşebbüsünde bulunması yahut bu tarzda algılanabilecek her türlü davranışıdır. Yalnız kanundaki bu maddenin uygulamaya geçebilmesi için bu durumu iddia eden eşen iddiasını ispatlaması gerekecektir. İddia ciddi olmadığı sürece yani boşanma nedenleri ispatlanmadığı takdirde mahkeme tarafından dikkate alınmayacaktır. Örneğin evde hiçbir şekilde fare bulunmamasına rağmen eve fare zehri alan eşin öldürme teşebbüsünde bulunduğu söylenebilirse de burada öldürme kastının varlığını ispatlamak güçtür.
Bunun dışındaki pek kötü veya onur kırıcı davranış ise kısmen durumu yumuşatmak için getirilmiş bir düzenlemedir. Aynı madde içinde düzenlenmiş olmaları öldürme kastının ispatlanamaması durumunda devreye giren yumuşatıcı bir hükümdür. Yani öldürme kastının ispat edilemediği durumlarda kötü muamele ve onur kırıcı davranışlar boşanma nedenleri olabilecektir. Bu hükümlerin bir diğer fonksiyonu ise dayak, işkence, eziyet, sürekli hale gelmiş hakaret, fiziki olmasa da sürekli uygulanan duygusal şiddet gibi konuların boşanma sebebi olarak dava konusu edilebilmesini sağlamaktır. Kısacası cezai yönü ağır basan bir boşanma sebebi olan bu hükmün uygulanması ceza davasına da konu olabilmektedir. Örneğin eşin darp etmesi, fiziksel şiddet uygulaması, hakaret etmesi durumunda savcılığa başvurularak cezai takibat yapılabilecektir. Her ne kadar kesin delil niteliğinde olmasa da ceza soruşturması sırasında elde edilen deliller boşanma davasında delil olarak kullanılabilecektir. Buradaki avantaj yukarıda bahsettiğimiz delillerin hukuka aykırı olarak toplanmasının da önünde geçecektir. Zira burada delilleri bizzat savcı ve kolluk kuvvetleri toplayacağından boşanmanın önündeki önemli bir engel ortadan kalkacaktır.
3. Suç İşleme ve Haysiyetsiz Yaşam Sürme
Boşanma nedenleri arasındaki bu madde eşlerden herhangi biri tarafından diğer eş için hayatı çekilmez hale getirdiği zaman uygulanabilir. Belirtmek isteriz ki burada suç işlenmesi ve haysiyetsiz bir hayat sürülmesi birbirinden bağımsız bir şekilde gerçekleşeceği gibi ayrı ayrıca gerçekleşebilir. Yani bir eş haysiyetsiz bir yaşam sürdüğü için diğer eşi boşayabilir.
Durumun çekilmez hale gelmesi ise tamamen yaşanılan çevre, toplum ve aile yapısıyla orantılıdır. Kısacası yargılamayı yapacak olan hakim durumun çekilmez olduğuna karar verebilmek için tamamen bireysel durumu göz önünde bulundurmak zorundadır. Örneğin ülkenin kuzeyi ile güneyi arasındaki algı bir değildir. Kısacası sürekli hırsızlık suçu işleyen bir eş ile ailesinin geçimini sağlamak amacıyla mecburen hırsızlık yapan bir eş bir tutulamayacağı gibi mecburen hırsızlık yapan bir eş de ülkenin bir bölgesinde haysiyetsizliğe sebebiyet verebilir. Bu halde konu tamamen hakimin takdirindedir.
Bu boşanma nedenlerinde ise herhangi bir hak düşürücü süre ya da zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Eş istediği zaman dava açabilir.
4. Terk
Evi terk etme boşanma nedenlerinin başında gelmektedir. Kanunda hukuki prosedürü en ağır şekilde düzenlenmiş boşanma nedenlerinden biridir. Zira kanun şartlarının minimum yerine getirilme süresi 6 (altı) aydır. Süre aşamalı olarak iki prosedüre bağlanmıştır ve her bir prosedürde boşanma isteyen taraf haklı olmalıdır. Kısacası haksız olan tarafın başvurabileceği bir yöntem olmayan terk müessesesi, haklı olup boşanmak istemeyen ancak eşin dönmemesi durumunda boşanmaktan başka çaresi kalmayan bireylerin başvurabileceği bir hukuki sebeptir. Ancak belirtmek isteriz ki durum her ne kadar dönüşün beklenmesi niyetini taşımasa da hukuken avantaj sağlayan bir koza dönüşmesi halinde yine kullanılabilecek bir yöntemdir.
Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini eşin evi terk etmesi veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde gündeme gelen terk sebebiyle boşanma da, eşin evi terki iki sebebe bağlıdır. Ancak bu iki sebep de oldukça yoruma açık ve birbirini destekler niteliktedir. Bu anlamda metni okuyan her birey kanun maddesinin beklentisini karşılayıp karşılamadığını anlayabilecektir. Evi terk eden eş en az 6 ay eve dönmemiş olmalı ve ihtarın yapıldığı ve sürenin verildiği ana kadar yine evine dönmemiş olmalıdır. İhtar hakim tarafından ya da 2011 yılında gelen yeni düzenlemeye göre noter aracılığıyla da yapılabilir.
İhtarın çekilmesinden sonra dava açılır ve hakim veya noter diğer eşe 2 (iki) ay içinde eve dönmesini aksi takdirde vakıanın hukuki sonuçlarına katlanacağını ihtar eder. Burada dava açmak isteyen eş açısından bir risk daha gündeme gelmektedir; terk sebebiyle yapılacak ihtarda ne hakim ne de noter işin esasına girmeden görevini yerine getirecektir. Aslında terk sebeplerinin geçerliliği, hukuki boyutu ve derinliği tartışılmadan direkt bir hukuki işlem yapılmaktadır. Bu durumun sebebi ise savunma hakkıyla ilgilidir. Zatı itibariyle savunma hakkını kullanamayacak olan şahsın gıyabında esas hakkında bir karar verilmesi hukuka aykırılık teşkil edecektir. Kısacası terk sebebindeki hukuki alt yapısı son aşamada çökebilir ve yapılan işlemler sonuçsuz kalabilir. Burada bizim önerimiz bir avukattan hizmet alınması ve konunun tüm boyutlarıyla açık açık tartışılmasıdır.
Başka bir konu da terkin hukuki vasfıyla ilgilidir. Kanuna göre diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de evi terk etmiş sayılır ve boşanma nedenleri gerçekleşmiş olur. Burada eve almayan eşin terk hükümlerine tabi olduğu açıktır ve nispeten diğer duruma göre bu halde süreci işletmek daha kolaydır. Zira tebligat ya da muhatap sorunu yaşanmayacaktır.
İhtar 6 (altı) aylık sürenin sonunda yapılmak zorunda değildir. Terkin gerçekleştiği 4. ayın sonunda ihtar yapılabilir. Zaten kanuna göre boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz. Dava açmak için ise ihtardan sonra iki ayın geçmesi zorunluluk arz etmektedir.
5. Akıl Hastalığı
Kanunumuza göre akıl hastası olan bir şahıs fiil ehliyeti olmadığı için evlenemez. Bu husus boşanma nedenleri arasında bu yönüyle diğerlerinden farklıdır. Zira boşanma sebepleri dikkate alındığında akıl hastası bir kişinin evlenmesi irade söz konusu olmadığı için mümkün değildir.
Bu kuraldan yola çıkarak kanun hükmü şu şekilde açıklanmaktadır; akıl hastalığı sebebiyle boşanmanın gündeme gelebilmesi için akıl hastalığının evlilikten sonra ortaya çıkması gerekmektedir. Evlilikten sonra ortaya çıkan akıl hastalığı diğer eş için hayatı çekilmez hale getirmeli ve hasta olan eşin iyileşme ihtimali bulunmamalıdır. İyileşme ihtimalinin bulunmadığının ispatı ise ancak resmi sağlık kuruluşu tarafından verilecek bir rapor ile mümkündür. Bu koşullar gerçekleşmediği müddetçe hakim tarafların boşanmasına karar veremeyecektir.
Genel Boşanma Nedenleri
Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması ve Anlaşmalı Boşanma
En çok başvurulan boşanma sebebi olan evlilik birliğinin temelinden sarsılması, tamamen hakimin ikna olması neticesinde boşanmaya sebebiyet verebilecektir. Belirtmek isteriz ki hakimi ikna edebilmek için ortada somut ve tutarlı delillerin olması hatta boşanmak isteyen tarafın kusurunun diğer eşe oranla daha az olması gerekmektedir.
Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını iddia edebilmek için eşlerden biri açısından ortak hayatı sürdürmenin kendisinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olması gerekmektedir. Eşlerin sürekli kavga etmesi, eşin eve bakmaması, evde sürekli tartışma ve sürtüşme yaşanması, eve sürekli haciz gelmesi, aileler arasındaki geçimsizlik vs. evlilik birliğinin temelinden sarsılması olgusuna destek olur. (Boşanma nedenleri cinsellik nedeniyle de gündeme gelebilmektedir.)
Ancak biraz önce de belirttiğimiz gibi bu vakıaların iddia eden tarafından ispatlanması gerekmektedir ki yukarıda birinci bölümde anlattığımız üzere söz konusu delillerin hukuka aykırı olarak elde edilmemesi önemli bir kriter olarak yeniden karşımıza çıkmaktadır. Zira davalı eş davacı eşin kusuru oranında davaya itiraz edebilir ki delillerin iptal edilmesi sonucu ispat gücü kalmaz ise davacı eş tamamen haksız da çıkabilir. Fakat kanun koyucu söz konusu itirazın hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olması durumunda yani itiraz eden eşin kötüniyetle hareket etmesi durumunda hakim davalı veya çocuklar için korunmaya değer bir yarar görmüyorsa evliliğe kendiliğinden son verebilir. Bu tamamen hakimin takdirinde olan bir husus olup hakim nezdinde uyandırılan imajda burada son derece önem taşımaktadır.
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması halleri ve anlaşmalı boşanma şartları;
A. Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde evlilik birliğinin temelinden sarsılması gerçekleşmiş sayılır. Bu durumda hakim tarafları duruşmaya çağırır ve iradelerini serbestçe açıklayıp açıklamadıklarını denetler. Boşanmanın mali sonuçları ve çocukların velayeti konusundaki anlaşmayı da değerlendirir. Halk arasında anlaşmalı boşanma olarak anlatılan durum aslında tam olarak budur. Fakat hakim anlaşmanın mali sonuçları ile çocukların velayeti konundan ikna olmaz ise konu hakkında bizzat kendisi karar verir, gerektiğinde sözleşmede değişiklik yapabilir. En nihayetinde mahkeme gerekli kararı vererek tarafları boşar.
B. Boşanma nedenleri ne olursa olsun davanın reddine karar verilmesi ve kararın kesinleştiği tarihten itibaren 3 (üç) yıl sonra hangi sebeple olursa olsun eşler birleşememişlerse evlilik birliği temelinden sarsılması gerçekleşmiş sayılır ve eşlerden birinin talebiyle mahkeme boşanmaya karar verir. Burada artık mahkemenin bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Belirlenen sürenin geçmesinin ardından hakim takdir yetkisini kullanmadan meseleyi karara bağlamak mecburiyetindedir.
Boşanma nedenleri nelerdir ve sonuçları hakkında tüm bilgiler bunlardan ibaret değildir. Boşanma sebepleri medeni kanun içerisinde yazıyor olsa da Yargıtay boşanma sebepleri hakkında yüzlerce karar vermekte ve bu durum mahkemeleri de etkilemektedir. Bu sebeple bir boşanma avukatından yardım almak sizin için faydalı olacaktır.