Karşılıklı Anlaşarak İş Akdinin Feshi İkale Sözleşmesi

karşılıklı anlaşarak iş akdinin feshi ikale sözleşmesi

Karşılıklı anlaşarak iş akdinin feshi, işçi ve işverenin ikale sözleşmesi imzalayarak aralarındaki iş ilişkisine son vermesidir. Bu haliyle karşılıklı anlaşarak iş akdinin feshi esasen sözleşmeye sözleşmesel bir olgu olarak karşımıza çıksa da ortada bir sözleşme serbestisinin olduğunu söylemek mümkün değildir.

Sözleşme serbestisinin olmamasının temel nedenlerinden biri işçiyi koruma ilkesidir. Bu sebeple ikale sözleşmesi Yargıtay tarafından getirilen bir takım kurallarla sınırlandırılmıştır.

Bu yazımızda karşılıklı anlaşarak işten ayrılma konusu ve ikale sözleşmesinin geçerlilik şartlarını sizlere açıklayamaya çalışacağız. Ancak her somut olayın kendi içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini hatırlatarak konuyu uzman bir iş avukatına danışmanızı önermekteyiz.

https://youtu.be/i4Wbr-p7trU

Karşılıklı Anlaşarak İş Akdinin Feshi Şartları – İkale Sözleşmesinin Geçerlilik Şartları

Her iki tarafın anlaşarak iş akdinin feshi şartlarının (ikale sözleşmesinin geçerlilik şartları) gündeme gelebilmesi için öncelikle işçi ile işveren arasında akdedilen ikale sözleşmesinin serbest iradeyle imzalanması gerekmektedir.

Gerçekten de işçi ile işveren arasındaki sözleşmenin irade fesadı süzgecinden geçmemesi durumunda ortada bir sözleşme olmadığından karşılıklı anlaşarak işten ayrılma olgusunun gerçekleşmeyecektir. Bu durumda ikale sözleşmesinin irade fesadına uğratılmaması yani zorla ya da baskı altında imzalatılmaması yahut bu tarz da bir yoruma dahi meydan verilmemesi öncelikli şarttır.

Tarafların serbest iradelerinde herhangi bir sorun yaşanmaması durumunda geçerlilik şartları şeması ikiye ayrılmaktadır. Şöyle ki karşılıklı anlaşarak iş akdinin feshi talebinin yani ikale iradesinin ilk olarak hangi taraftan geldiği son derece önemlidir. Bu durumda karşılıklı anlaşarak işten ayrılma talebi işçiden geliyorsa farklı geçerlilik kuralları, işverenden geliyorsa farklı geçerlilik kurallarının uygulanması gerekmektedir.

İşverenin talep etmesi durumunda “işçi lehine yorum ilkesi” çerçevesinde “makul yarar ölçütü”nün değerlendirmeye alınması şarttır. Makul yarar ölçütünün dikkate alınmasının temel nedeni aşağıda açıklanacağı üzere işçinin kıdem ve ihbar tazminatı, işsizlik maaşı, işe iade davası, iş güvencesi gibi haklarını kaybetmesidir. Bu sebeple işverenin karşılıklı anlaşarak iş akdinin feshine gitmesi durumunda kıdem ve ihbar tazminatına ek olarak belli bir miktar da ücret ödemesi yapmalıdır. Kısacası işçiye bir takım ek menfaatin sağlanması esastır. Aksi takdirde işveren işe iade davasıyla karşı karşıya kalacaktır.

İkale sözleşmesi talebinin işçiden gelmesi durumunda makul yarar ölçütünün biraz daha gevşetildiği görülmektedir. Bu durumda işverenin işçiye ek menfaat sağlaması gerekmemektedir.

Tüm bu şartların sağlanması durumunda ikale sözleşmesi geçerli bir şekilde kurulacaktır.

İkale Sözleşmesi Kıdem Tazminatı ve İşe İade Davası İlişkisi

Karşılıklı anlaşarak iş akdinin feshi durumunda işçinin;

• işe iade davası açma hakkını kaybetmekte,
• iş güvencesi imkanından yararlanamamakta,
• kıdem tazminatı alma hakkı sona ermekte,
• ihbar tazminatı alma hakkı sona ermekte,
• diğer işçilik alacaklarını talep etme hakkı sona ermektedir.

Görüldüğü üzere bu gibi ikale sözleşmesi imzalanması işçi aleyhine sonuç doğurmaktadır. Bu durumda ikale sözleşmesinin geçerlilik unsurlarını taşımaması durumunda ve / veya irade fesadının gündeme gelmesi durumunda işçi işe iade davası açabilecektir. İkale sözleşmesi işe iade davasının açılmasına engel teşkil etmemektedir.

Konu Hakkında Verdiğimiz Hizmetler

• İkale sözleşesinin hazırlanması,

• iş akdinin feshi süreçlerinde danışmanlık hizmetlerinin sunulması,

• Karşılıklı anlaşarak işten çıkarmadan doğan uyuşmazlıklarında arabulucuk görüşmelerinin yapılması ve dava süreçlerinin takibi,

• Süreç değerlendirmesi ve İnsan Kaynakları Departmanıyla ortak süreç yönetimi.

Avukat Ali Selim

Hukuk eğitimimi Marmara Üniversitesi'nde tamamladım. Avukatlık stajımı İstanbul Barosu'nda yaparak meslek hayatına atıldım. Kariyerim boyunca gerek butik ve yerel düzeyde çalışan gerekse ulusal ve uluslararası şirketlere hizmet veren hukuk bürolarında çalışma imkanım oldu. Burada edindiğim deneyimler neticesinde büyük ve küçük çaplı pek çok hukuki sorunla temas etme şansı yakaladım. İlerleyen süreçte meslek hayatıma özel sektörde devam etme kararı aldım. Sermaye şirketlerinde mesleğimi icra ederken özellikle kurumsal süreçleri yakından izleyerek hukuki danışmanlık alanında kendimi geliştirdim. Buradaki serüvenim boyunca neredeyse her alanda görev alarak pek çok konuda deneyim kazandım. Kariyer hayatım boyunca edindiğim önemli bilgileri ise kayda alarak ve tartışarak kıymetli yayın kuruluşlarında paylaştım. Çalışma alanlarımla ilgili olarak pek çok eğitim, seminer ve sertifika programına katıldım. Sözleşme hukuku, enerji hukuku, şirketler ve ticaret hukuku, iş hukuku, start-up ve girişimcilik hukuku, marka hukuku, birleşme ve devralma işlemleri, kişisel verilerin korunması, yatırım projeleri ve ihale süreçleri gibi pek çok hukuki süreci yakından takip ettim. Geldiğim noktada edindiğim bu profesyonel hukuk deneyimini mesleki anlamda kendini geliştirmek isteyen kişilerle ulaştırmayı hedefliyorum.

all author posts

Leave a Reply